Küratörlüğünü Maurizio Bortolotti’nin üstlendiği Haliç Merkezi, Galata Rum İlköğretim Okulu ana salonunda, Adhocracy içinde özel bir proje olarak ve sergiye ilham kaynağı olan eserleriyle Yona Friedman’a saygı duruşu mahiyetinde sergilenmektedir. Fransız-Macar mimarın İstanbul şehri için ilk kurgusu olan Haliç Merkezi projesi, Friedman’ın mega şehirleri, 19. Yüzyıl ulusal kimlik ve sınır gibi kavramların ötesinde, kıtalar içindeki iletişim ağları gibi gören genel algısına nüfuz eder. Friedman’ın çalışmaları ayrılmaz şekilde iletişim ile bağlantılı olduğundan, Friedman’ın girişimiyle diyaloğa girmek için, Haliç Merkezi, Tomás Saraceno, Boğaçhan Dündaralp, Ömer Kanıpak, Cevdet Erek ve Gabriele Basilico gibi birkaç sanatçı ve mimarın davet edildikleri bir platform olarak düşünülmüştür.
Ömer Kanıpak’ın “Köprü Kent” Projesi
“Bir mekanizma olarak kent labirentten başka bir şey değildir: Engellerle ayrılmış kalkış ve varış noktalarının konfigürasyonu.” Yona Friedman, Architecture Mobile, 1960
Galata Köprüsü eski İstanbul’un iki önemli ticari merkezini birbirine bağlayan, yaya ve araçların bir yakadan diğerine geçmesini sağlayan salt bir köprüden fazlasıdır. Ticari ve rekrasyonel hayatı barındıran dünyadaki sayılı bir kaç strüktürden birisi, farklı zamanlarda farklı seviyelerde kullanılan şaşırtıcı bir kentsel entstrümandır. Araç ve tramvayın yer aldığı kotun altında aynı genişlikte bölümlere ayrılmış mekanlar yüksek kiralar yüzünden sadece tek bir fonksiyona ev sahipliği yapabilmekteler. Aşağı yukarı aynı kalitede yiyecek ve içeceği sunan balık restoranları olarak işletilen bu bağımsız birimlerin mekanları kullanma şekilleri ve farklı dekorasyonları ile Galata Köprüsü canlı ve heterojen bir karışıma dönüşür. İnsani müdahalelerin doğaçlama esnekliğinin böyle katı bir strüktürde bile sergilenebiliyor olması Yona Friedman’ın takdir ettiği gibi sıradan insanların fiziksel çevreyi beklenmedik bir yaratıcılıkla şekillendirme kapasitesinin bir ispatı olmalı. Bu nedenle Galata Köprüsü’nün Friedman’ın “Mobil Mimarlık” ya da “Mekansal Şehir” teorilerinin vücuda gelmiş bir hali olduğunu iddia etmek yanlış olmaz.
Köprü üzerinde iki tarafta toplam yaklaşık 40 bağımsız restoran bulunmakta ve vardiyalar da göz önüne alındığında bu restoranlarda 600 ila 800 kişinin maaşlı çalıştığı tahmin edilmekte. Üst katı kullanan amatör balıkçılar, işportacılar ve sokak satıcılarını da hesaba kattığımızda Galata Köprüsünün her gün binden fazla kişiye çalışma mekanı olarak hizmet verdiği söylenebilir. Bu proje ile Galata Köprüsü’nde çalışanların köprü ve evleri arasındaki günlük ulaşım rotaları haritalandırılması amaçlanmıştır.

Anketler: Kübra Aygör, Berk Büyükyanbolu, Deha Koygun, Ahmet Makca
Haritalama: Özgün Gürsürer
Proje: Ömer Kanıpak | Mimar | İstanbul, Kasım 2012